"Aşırı hava koşullarının sonucu olarak birçok felaket yaşanıyor"

-
Aa
+
a
a
a

İklim Kuşağı Konuşuyor'da Atlas Sarrafoğlu, dünya sıcaklık limitleri aşılırken, insanlığın gördüğü en sıcak günler yaşanırken ve seller tüm canlıların hayatını alırken iklimle ilgili atılması gereken adımları hatırlatıyor.

""
"Aşırı hava koşullarının sonucu olarak birçok felaket yaşanıyor"
 

"Aşırı hava koşullarının sonucu olarak birçok felaket yaşanıyor"

podcast servisi: iTunes / RSS

Merhaba sevgili Açık Radyo dinleyenleri, ben Atlas Sarrafoğlu. 17 yaşında bir iklim aktivistiyim ve gezegenin karşı karşıya olduğu en büyük varoluşsal krizi size anlatmak için buradayım. İklim Kuşağı Konuşuyor programını 2020’den bu yana yapıyorum ve şunu söylemek isterim; o günden bu güne iklim krizi bilim insanlarının bile tahminlerinden çok daha hızlı ilerledi. Bilim insanları, dünyada 2024'ün tamamı için hesaplanan yenilenebilir enerji kaynaklarının 1 Ağustos’ta tükendiğini açıkladı. Üstelik Türkiye bu sınırı 12 Haziran’da aşmıştı. Peki, bu ne demek?



İnsanlık dünden itibaren ‘cepten yemeye’ başladı. Çevre örgütü Germanwatch, Küresel Ayak İzi Ağı GFN’nin araştırmasına dayanarak yaptığı açıklamada dünyanın 2024’ün tamamı için kullanılması öngörülen yenilenebilir kaynaklarının dün tükettiğini duyurdu. Geçen yıl insanlığın yenilenebilir kaynakları tükettiği gün 2 Ağustos olmuştu.


Deutsche Welle Türkçe'nin aktardığına göre ABD merkezli GFN, insanlığın dünyanın kaynaklarını daha verimli kullanması konusunda tünelin ucunda bir ışık göründüğünü ifade ederek yapılan araştırmaların, dünyadaki kaynakların aşırı tüketimi konusunda, olumlu anlamda bir dönüm noktasına gelinmiş olunabileceğini belirtti. İlgili açıklamada, kaynakların aşırı kullanımının on yıllarca nerede ise her sene artarak devam ettiği ancak son on yılda yerinde saymaya başladığı bildirildi. GFN'nin konuya ilişkin raporunda, "İyi haber şu ki, dönüm noktasına gelmiş gibi görünüyoruz. Birçok gösterge, kaynakların aşırı tüketiminin yakında azalmaya başlayacağına işaret ediyor," denildi.

Raporu kaleme alan bilim insanlarına göre, yenilenebilir enerjilerin giderek yayılması bu kaynaklardan elde edilen enerjiyi depolama teknolojisinin gelişmesi, elektrikli taşıt ve ısı pompası kullanıcılarının artması, ‘fosil enerji ticaret modelinin’ giderek gözden düşmesini sağlıyor. Raporda aynı zamanda, dönüşü olmayan iklimsel eşiklerin aşılmaması ve kitlesel canlı türü kaybının durdurulabilmesi için bu ve bunun gibi cesaret verici gelişmelerin çok daha güçlü bir biçimde hızlandırılması gerektiği de vurgulanıyor.

Germanwatch'ın siyasi direktörü Christoph Bals, ‘günümüzdeki genç neslin ve gelecekteki kuşakların özgürlük hakkını korumak adına, hızlı, etkili ve sosyal açıdan kabul edilebilir bir biçimde harekete geçmek gerektiğini’ ifade ederek kaynakları ‘çok aşırı tüketen sanayi ülkeleri ile yüksek emisyon üreten gelişmekte olan devletlere büyük bir sorumluluk düştüğünü’ belirtti.

İnsanlığın, yapılan bir matematiksel hesaba göre günümüzdeki kaynak tüketiminin sürdürülebilmesi için 1,7 dünyaya ihtiyacı var. Tüm ülkelerin Almanya'da yaşayan toplum gibi bir tüketim içinde olması halinde ise ihtiyaç üç gezegene çıkıyor. Dünyanın önde gelen sanayi ülkelerinden Almanya, kendi adına sürdürülebilir kaynakları Mayıs ayında tüketmişti. Çin'de yaşayan insanların tüketim alışkanlığı senede 2,4, ABD'de toplumunun tüketimi ise 5,1 dünya gerektiriyor.

GFN raporu, iklim için en zararlı konulardan birinin hava yolu trafiği, özellikle de uzun mesafeli uçuşlar olduğuna dikkat çekiyor. Raporun ilgili bölümünde, ‘dünya nüfusunun sadece çok küçük bir kesimi uçuş alışkanlığı nedeniyle, yaşanan iklim krizinin en önemli sorumlularından biri’ ifadesi kullanıldı. Hava trafiğinin, en azından biraz daha iklim dostu bir hal alması adına gerekli teknolojik çözümlere ulaşmak için büyük bir eforla çaba gösterilmesi gerektiğini belirten raporda, ‘ancak kısa vadede, özellikle de şu anki uçuş yoğunluğunda’ bu teknolojilerin hayata geçirilmesinin mümkün olmadığı vurgulandı.

Bu sebepten, hava yoluna alternatif olan diğer seçeneklerin tercih edilmesi tavsiye edilerek örnek olarak Avrupa içi trafiği, hava yolundan demir yoluna kaydırmak gerektiği, trenle seyahatin uçağa göre 28 kat daha iklim dostu olduğu kaydedildi.



Gazete Oksijen’den aldığım bir haberde ise uzmanların uyarısına bakıyoruz; Marmara'da su sıcaklığının 2,5 derece arttığı ve bunun müsilajı tetikleme ihtimalini yükselttiğini söylüyorlar.

Namık Kemal Üniversitesi (NKÜ) Çorlu Mühendislik Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Lokman Hakan Tecer, Türkiye'yi çevreleyen denizlerde su sıcaklıklarının arttığını belirterek, "Özellikle Marmara Denizi son 50'li yılda en çok ısınan, en çok sıcaklığı artan deniz konumunda. Sıcaklıkların artması müsilajı yine tetikleyecektir," dedi. Tecer, Marmara Denizi başta olmak üzere Ege, Akdeniz ve Karadeniz'de de son 50 yılda deniz suyu sıcaklıklarının arttığını söyledi.

Prof. Dr. Lokman Hakan Tecer, "Son 50 yılda etrafımızı çevreleyen denizlerdeki ortalama sıcaklıklara baktığımız zaman bariz bir artışın olduğunu görüyoruz. Özellikle Marmara Denizi son 50'li yılda en çok ısınan, en çok sıcaklığı artan deniz konumunda. İşte 1970'li yıllarda ortalama deniz suyu sıcaklığı Marmara Denizi'nde 15,3 iken, bugün 17,8 derece civarına ulaşmış. Marmara Denizi ile alakalı ilişkili Karadeniz ve Ege denizinde de bu artış söz konusu,” dedi.

Sıraya İklim İçin Türkiye ekibinin yayınladığı bir duyuruyu eklemek istiyorum. Benim de aralarında olduğum Türkiye’nin ilk iklim davasını açan iklim aktivistlerinden mesaj var, “2100 yılına kadar 3 °C'lik bir ısınmaya ulaşabiliriz ve eğer şimdi harekete geçmezsek bu gezegenimiz için felaket olur!” diyorlar.

Haziran, dünya genelinde aşırı sıcaklıkların yaşandığı bir ay oldu. Dünya yüzeyinin sıcaklık rekorları kırdığı 13., dünya okyanuslarının sıcaklık rekorları kırdığı 15. ve sanayi öncesi seviyelere kıyasla 1,5 °C’lik ısınmayı aşan 12. ardışık ay oldu. Üstelik geçtiğimiz hafta iki gün üst üste insanın bu dünya üzerinde gördüğü en sıcak günler yaşandı.

Peki 1,5 °C eşiği neden önemli?

Paris Anlaşması'nda 194 ülke küresel ısınmayı 2 °C’nin oldukça altında tutmayı ve 1,5 ℃’nin altında tutmak için çaba göstermeyi kabul etti. Bilim insanları, sıcaklıkta 1,5 °C’lik bir artış olması durumunda daha şiddetli ve sık sıcak hava dalgaları, mercan resiflerinin %70'inin kaybı, daha uzun kuraklıklar ve daha aşırı yağışlar yaşayacağımız konusunda uyarıyor!

Ve çok ciddi bir oranda bu sınırları aşma riskimiz var.

Isınma, on yıl gibi uzun bir süre içinde belirlendiğinden, 12 ay boyunca 1,5 °C’lik bir ısınma yaşamak, tüm umutların kaybolduğu anlamına gelmez. Ancak bu, tehlikeli bir yolda olduğumuz anlamına gelir.

Birleşmiş Milletler'in geçen yılki raporuna göre, Dünya 2100 yılına kadar 3 °C’lik bir ısıtmaya ulaşabilir.

3 °C’lik bir ısıtmada, tropikal ve subtropikal bölgeler ‘yaşanamaz sıcaklık’ yaşayacaktır: Yüz milyonlarca insan yerinden edilecek Amazon yağmur ormanları kuruyacak ve buzulların erimesi durdurulamaz hale gelecektir.

Bugün, aşırı hava koşullarının bir sonucu olarak birçok felaket yaşanıyor; Pakistan'da, doktorlar Haziran ayında sıcak çarpmasına maruz binlerce kalan hasta tedavi etti. Afrika'da, geçen yıl 15 binden fazla kişi aşırı hava koşulları nedeniyle hayatını kaybetti. ABD'de, 2023'te sıcaklıkla ilgili rekor sayıda ölümler yaşandı.

Türkiye’nin Paris İklim Anlaşması’nın, iklim değişikliğini 1.5°C’de durdurma hedefiyle bağdaşmayan sera gazı emisyon artırım kararı ise insan haklarımızı ihlal etmeye devam ediyor. Bizler; Ela Naz Birdal, Seren Anaçoğlu ve Atlas Sarrafoğlu, 2023 yılının Mayıs ayında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’na karşı Türkiye’nin ilk iklim davasını açtık. Çünkü Türkiye’nin Paris İklim Anlaşması’nda sunduğu hedefin yetersiz olması, doğrudan dünyanın her yerindeki gençlerin geleceğini etkiliyor.

Son günlerdeki aşırı sıcaklıklar, iklim krizinin ne kadar acil olduğunu vurguluyor!

Politikacılar ve karar vericiler, iklim değişikliğini ortadan kaldırmaktan ziyade onunla mücadele etme sorumluluğuna sahiptir.

  • İklimi Değil Sistemi Değiştirin!
     
  • Ara hedef belirleyin!
     
  • Kömürden çıkış tarihi ilan edin!
     
  • Gerçek bir azaltım taahhüdünde bulunun!
     
  • Bilimsel yöntemlerle Türkiye’nin karbonsuzlaşma politikasını belirleyin ve bağlayıcı hukuk kuralları haline getirin.

“İklim krizinin bizi getirdiği acil durumu sen de görüyorsan, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı'nın iklim için harekete geçmesi amacıyla açtığımız davamızı desteklemek için; kampanyamızı imzala ve paylaş!” diyerek de bitiriyorlar.

O zaman şimdi biz de dünya genelinde yaşanan iklim krizinin bu hafta neler yaptığına kısa kısa bakmaya devam edelim.

Kuzey Kore lideri Kim Jong Un, hafta sonu ülkenin bazı bölgelerinde rekor kıran yağmurların neden olduğu sel nedeniyle ‘acil durum’ ilan etti. Devlet medyasına göre, Çin sınırındaki Sinuiju ve Uiju şehirlerinde şiddetli yağmurların ardından binlerce insan sellerde mahsur kaldı. Devlet medyası, birçok kişinin daha sonra hava yoluyla kurtarıldığını ekledi.

Bir sıcak hava dalgası, hem gündüz hem de gece boyunca devam eden uzun süreli aşırı sıcak hava dönemidir. Aşırı sıcaklık, kasırgalar veya seller kadar görsel olarak çarpıcı görünmese de etkileri büyüktür. Bu tehlikeli doğal olay, yaygın, sosyal, çevresel ve ekonomik sonuçlar doğurabilir ve insan sağlığı ve refahını ciddi şekilde tehlikeye atabilir - özellikle çocuklar, yaşlılar, kadınlar gibi toplumun en savunmasız grupları arasında.

İnsan sağlığı ve refahına ek olarak, sıcak hava dalgaları kamu güvenliği, altyapı ve doğal çevre üzerinde de önemli bir etkiye sahiptir. Şehirlerdeki sıcak aşırılıklar, hava kirliliğini artırarak daha yoğun hale gelmiştir. Ayrıca sıcak hava dalgaları, inşaatlarında kullanılan malzemeleri etkileyerek temel altyapıların performansını olumsuz yönde etkileyebilir.

Sıcak hava dalgaları yüksek basınç sistemlerinin varlığı nedeniyle oluşsa da, insan kaynaklı iklim değişikliği, sıcak hava dalgalarının artan sıklığından sorumludur. Sera gazı emisyonları atmosferde daha fazla ısıyı hapsettikçe, en ölümcül aşırı hava olayları olan sıcak hava dalgaları daha uzun ve daha sıcak hale geliyor.

Hatırlarsanız, geçen haftalarda Almanya’da oynanan UEFA maçları sırasında da iklim krizi kaynaklı aşırı yağış ve sıcaklar maçların durmasına sebep olmuştu. Batı Avrupa ve Kuzey Afrika'da kavurucu sıcaklıklara neden olan ve Paris'teki Olimpiyat Oyunları'nda sporcuları ve izleyicileri bunaltan ‘ısı kubbesi’ de insan kaynaklı küresel ısıtma olmadan imkansız olurdu.

Bilim insanları, fosil yakıtlarla beslenen iklim krizinin sıcaklıkları 2.5 °C ila 3.3 °C daha sıcak hale getirdiğini ve böyle bir olayın küresel ısınma öncesi dünyada gerçekleşemeyeceğini ancak şimdi yaklaşık on yılda bir beklendiğini söylüyor ve ısıyı hapseden karbondioksit salımlarının devam etmesinin bu tür olayları daha da sıklaştıracağı konusunda uyarıyorlar.

Imperial College London'dan iklim bilimci ve analizin arkasındaki Dünya Hava Olaylarını Atfetme grubu üyesi Dr. Friederike Otto, "İklim değişikliği Salı günü Olimpiyatları alt üst etti," dedi. “Dünya, sporcuların 35 °C sıcakta bunalmasını izledi. Atmosfer fosil yakıtların yanmasından kaynaklanan emisyonlarla dolu olmasaydı, Paris yaklaşık 3 °C daha serin ve spor için çok daha güvenli olurdu,” diye de eklemiş.

Yine aynı gün gezegenin diğer tarafında, güney Hindistan'ın Kerala eyaletindeki şiddetli yağmurların yol açtığı devasa toprak kaymaları, tepelik bölgelerdeki evleri süpürerek en az 158 kişinin ölümüne ve düzinelerce kişinin kaybolmasına neden oldu. 100'den fazla kişi yaralandı ve bölgedeki hastanelere kaldırıldı. Toprak kaymaları Salı sabahı erken saatlerde Kerala'nın Wayanad bölgesinde insanları hazırlıksız veya uykuda yakaladı.

İnsanlık tarihinin en sıcak yazı, Kuzey Amerika genelinde benzeri görülmemiş yangınlara yol açıyor. Oregon'da şu anda 38 kontrolsüz yangın mevcut ve bir ayda 1 milyon dönüm araziyi yaktılar. Kaliforniya'daki birçok yangın yüzlerce evi yok etti ve binlerce kişiyi kaçmak zorunda bıraktı. Kanada Rocky Dağları'ndaki bir yangın o kadar güçlüydü ki kendi hava sistemini oluşturdu ve Jasper kasabasını yerle bir etti. Bu, şu anda Britanya Kolumbiyası'nda yanan 400 orman yangınından sadece biri. Fosil yakıtları yakmaya devam etmenin geleceği yakacağını söylediğimizde, mecazi konuşmuyoruz. Geleceğimiz, fosil yakıt endüstrisini şimdi durdurmaya başlamazsak yanacak.

Son olarak da bir rapor var İklim Kuşağı Konuşuyor programında sizin için seçtiklerimin arasında. Küresel ısınmaya yol açan gazlardan biri olan metan gazı emisyonlarının son on yılda hiç olmadığı kadar hızlı arttığını gösteren yeni bir çalışma, iklim krizinde tehlikeli bir noktaya gelmeden acilen harekete geçilmesi gerektiğini vurguladı.

Frontiers in Science dergisinde 30 Temmuz’da yayınlanan makale, küresel ısınmanın yarısından sorumlu olan metan emisyonlarının 2006’dan beri önemli ölçüde arttığını gösterdi. Eğer emisyonları azaltmak için adım atılmazsa 2020’lerin geri kalanında artış devam edecek.

Dünya, küresel sıcaklık artışının sorumlusu olarak karbondioksit emisyonlarına odaklanırken atmosfere ulaştıktan sonraki 20 yıl boyunca karbondioksitten 80 kat daha ısıtıcı etkiye sahip olan metan emisyonları hakkında yeterince adım atılmıyor - diğer iklimle ilgili atılması gereken adımlar gibi... Hem de dünya limitleri aşılırken, insanlığın gördüğü en sıcak günler yaşanırken ve seller tüm canlıların hayatını alırken….

Mo’Kalamity’den “Frontline” isimli şarkısını seçtim bugün sizin için. Gelecek hafta Cuma 14:00’te yeni bir İklim Kuşağı Konuşuyor programında görüşene dek kendinize, sevdiklerinize ve gezegenimize çok iyi bakın.